Röportajlar

AP Kıbrıslı milletvekiliyle röportaj: Kıbrıs sorununa tek gerçekçi çözüm birleşik devlet modelidir

8 dakikalık okuma

Avrupa Parlamentosu'nda Kıbrıs'ı temsil eden milletvekili Geadis Geadi, Kıbrıs sorununa tek gerçekçi çözümün birleşik bir devlet modeli olduğunu düşünüyor.

Onun sözlerine göre, Avrupa Birliği'nin demokrasi, barış, özgürlük ve insan haklarına saygı gibi ilke ve değerlerine sadık kalınmalı; bu ise yalnızca birleşik bir devlet yapısında mümkündür. Böyle bir yapıda Kıbrıslı Türkler tam anlamıyla entegre olacak ve ırkçı ayrımlardan uzak, barış içinde yaşamlarını sürdürebilecekler.

Geadis Geadi, Brüksel'de Armenpress'in muhabirine verdiği röportajda Kıbrıs sorunundan, bu konudaki Azerbaycan’ın tutumundan ve Avrupa Birliği’nin dış politikası çerçevesinde Türkiye ile ilişkilerden bahsetti.

Kıbrıs Sorunu şu an ne durumda ve sizce gerçekçi çözüm hangisi?

Türk işgali, 1974 yılından bugüne kadar etkileri devam eden, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne büyük acılar yaşatmıştır. O zamandan beri, Türkiye’nin zorla yarattığı fiili durumu meşrulaştırma çabalarıyla karşı karşıyayız. Türkiye’nin yönettiği güçlü bir dış mekanizmanın karşısında duruyoruz, bu mekanizma uluslararası hukuku ve Avrupa Birliği’nin temel ilke ve değerlerini açıkça ihlal eden bu gayrimeşru eylemleri meşrulaştırmaya çalışıyor.

Siz bana Kıbrıs sorununun gerçekçi çözümü nedir diye soruyorsunuz. Maalesef, uzun yıllardır Kıbrıs'ın tüm siyasi güçleri ve birbirini izleyen hükümetleri yanlış bir siyasi yolu - iki bölgeli, iki toplumlu federasyon modeline dayalı bir yaklaşımı - izlediler. Bu yaklaşım, fiili durumu hukuki bir duruma dönüştürüyor, gayrimeşru olanı meşru hale getiriyor ve adayı fiilen ikiye bölüyor.

Bizim tutumumuz şudur: Avrupa Birliği'nin demokrasi, barış, özgürlük ve insan haklarına saygı gibi ilke ve değerlerine sadık kalınmalıdır. Bu hedef yalnızca birleşik bir devlette mümkündür; burada Kıbrıslı Türk kökenli vatandaşlar tam anlamıyla entegre olacak ve ırkçı ayrımlardan uzak, barış içinde yaşayacaklardır.

Birleşmiş Milletler Antlaşması da açıkça belirtmektedir ki, çözüm toprak, din, dil veya etnik ayrımlara dayanmamalıdır. Dolayısıyla, zamanın sınamasına dayanabilecek, gerçekçi, uygulanabilir ve sürdürülebilir tek çözüm demokratik, birleşik bir devlet modelidir. Bizim savunduğumuz yaklaşım budur ve Türkiye’yi de bu yola yönlendirmemiz gerekiyor.

Azerbaycan’ın Kıbrıs Sorunu'na ilişkin duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Azerbaycan’ın Kıbrıs konusundaki tutumu, tartışmasız şekilde ciddi sorunlar ortaya çıkarıyor. Yakın zamanda, Aliyev’in açıklamalarına cevaben Avrupa kurumlarına resmi bir şikâyet dilekçesi sundum. Söz konusu açıklamalarda, Aliyev, sahte bir devleti tanıma yönündeki desteğini artıracağını uluslararası hukuku hiçe sayarak ilan etti.

Türkiye ve Azerbaycan'ın yakın iş birliği içinde olduklarını görüyoruz; her ikisi de aynı "çözüm" modeli ile hareket ediyor. Azerbaycan da Türk devletlerini destekliyor ve Kıbrıs’ta Türkiye tarafından kurulan yasa dışı ayrılıkçı yapının meşrulaştırılma girişimlerine katkıda bulunuyor. Bu tutum, uluslararası hukukla ve insan haklarıyla açıkça çelişmektedir. Türkiye, Azerbaycan aracılığıyla bu yasa dışı oluşuma meşruiyet kazandırmaya çalışıyor

Bizim yanıtımız açık ve net olmalı: böyle her türlü adım reddedilmeli ve tüm taraflar uluslararası hukuka saygı göstermelidir. Elbette Azerbaycan hakkında yanılsamalarımız yok; siz bizden daha iyi biliyorsunuz ki Azerbaycan Ermenistan'ın içinde bile ne insan haklarına, ne barışa, ne de özgürlüğe saygı gösteriyor. Dolayısıyla, Azerbaycan’ın Kıbrıs konusunda bu değerlere saygı göstermesini da beklemiyoruz.

Avrupa Birliği’nin dış politikasını, özellikle Türkiye ile ilişkiler bağlamında, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gördüğünüz üzere, bizim siyasi duruşumuz çok net: Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde yeri yoktur. Söz konusu olan, siz de çok iyi biliyorsunuz, Ermeni Soykırımı’nı gerçekleştirmiş, ayrıca Kıbrıs ve Yunanistan’a karşı da bir soykırım uygulamış bir devlettir. Bu tarihi olan bir ülke değil, suç geçmişi olan bir ülkedir ve AB'de yeri olmamalıdır. Bu ülkenin yolunu kesmemiz gerekir.

Yakın zamanda Avrupa Parlamentosu’nun bir komisyon toplantısına katıldım. Toplantıda Türkiye'deki insan hakları durumu tartışılıyordu ve ben çok net bir soru gündeme getirdim: Türkiye, yurtdışında - Ermenistan, Dağlık Karabağ, Yunanistan, Kıbrıs, Suriye - hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygı göstermiyorsa, ülkenin içeride hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygı göstermesini nasıl bekleyebiliriz?

Bu yüzden, bazı siyasi çevrelerin Türkiye’yi savunma ve askeri iş birliği doktrinlerine entegre etme çabaları beni ciddi şekilde endişelendiriyor. Zira bu, Türkiye’nin bu silahları sonunda Avrupa ülkelerine, Ermenistan’a veya İsrail’e karşı kullanmasına yol açabilir. Dolayısıyla, bazı insanlar artık gerçek tehlikelere karşı gözlerini kapamaktan vazgeçmelidir.

Bizim rolümüz insanları korumaktır, ve Türkiye ile bazı çevrelerin kurmaya çalıştığı iş birliklerini engellemektir. Çünkü biz çıkarları değil, Avrupa Birliği’nin temellerini oluşturan ilkeleri ve değerleri savunmalıyız.

Aksi takdirde, sadece çıkarların birliğine dönüşürüz. Oysa bizim amacımız çok net: ilkelere ve değerlere dayalı halkların birliğini inşa etmek.

AREMNPRESS

Ermenistan, Yerevan, 0001, Abovyan 9

fbtelegramyoutubexinstagramtiktokdzenspotify

Herhangi bir materyalin diğer medyada tam veya kısmen olarak yeniden üretilmesi için Armenpress haber ajansından yazılı izin almak gerekmekte.

© 2025 ARMENPRESS

Created by:MATEMAT