Türk uzman: Bölgede barış istiyorsak sadece barış müzakereleri sürecine odaklanmalıyız

YEREVAN, 05 ARALIK, ARMENPRESS:Türk uzman Emre Diner'e göre barış süreci Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiye için birliktelik açısından önemli bir hat ve fırsat.

Ermeni, İran, Hint, Gürcü ve Türk düşünce kuruluşlarından uzmanların katılımıyla düzenlenen "Yeni Bölgesel Gerçekler ve Barış Kavşağı" başlıklı konferansında, Azerbaycan'ın Ermenistan'a yönelik toprak hedefleri varken barışın nasıl sağlanacağı sorusuna değinen Emre Diner, kendisinin de bunun farkında olduğunu ancak barış sürecinin nihai sonucunun en önemli şey olması gerektiğini söyledi.

Türk uzman şunları kaydetti: "Bölgede barış istiyorsak sadece barış müzakereleri sürecine odaklanmalıyız. Bazen Yerevan'dan, Ankara'dan, Bakü'den ne söyledikleri önemli değil. Anlıyorum, sıradan vatandaşlar için bu çok zor. Her şeyi dinlemek zorunda değilsiniz. Üç ülke yalnızca barışı sağlamayı düşünmelidir. Ermeniler ve Azerbaycanlılar tüm sorunlu konularda müzakere etmelidir. Kimse sürecin kolay olduğunu söylemiyor ama istikrarlı bir şekilde devam etmek gerekiyor çünkü kimse mevcut sorunlardan dolayı izole yaşayamaz. Üstelik diyalog başlı başına bir amaç olmamalıdır."

Diner, Güney Kafkasya'da barışın tesisine inandıklarını vurgulayarak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bölgede barış içinde bir arada yaşamanın gerekliliğine ilişkin sözlerine değindi.

Sınır kapısının artık insani yardım sevkiyatlarına açık olduğunu hatırlatan uzman, Türkiye'nin, Başbakanının Erdoğan'ın göreve başlama törenine gelen Ermenistan ile iyi ilişkiler kurmak istediğini ifade etti. Uzmana göre Nikol Paşinyan'ın davranışı örnek teşkil ediyor.

Türkiye'nin Ermeni Soykırımı'nı tanıması konusuna değinen Türk uzman, ülkesinin bu adımı atması gerektiğini, bunun Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki üçlü ilişkilerin gelecekte gelişmesi için iyi bir temel olabileceğini vurguladı.

Daha sonra Ermeni Soykırımı'nın tanınmasına ilişkin kendisine atfedilen açıklamaya açıklık getiren Türk uzman, Ermeni gazetecinin İngilizce sorusunu anlamadığını ve cevabın onun konuya ilişkin tutumunu ve yaklaşımını yansıtmadığını kaydetti.